<div>Bir şehir, insanın aynasıdır aslında.</div> <div>Kaldırımlarında kim yürümüşse, o şehrin ruhu da o olur.Bir çocuğun düşüp dizini kanattığı yerde, bir başkası büyüyüp umutlarını arar.Kaldırımlar, sessizdir ama her şeyi görür.</div> <div>Bir bakarsın, sabah işe yetişmeye çalışan birinin telaşına tanık olmuşlardır.Bir bakarsın, elinde poşetle eve dönen yaşlı bir teyzenin yorgunluğunu taşımışlardır.Ama kimse dönüp de o taşlara bir teşekkür etmez.Oysa onlar, şehrin en sadık hafızalarıdır.</div> <div>Son yıllarda ne çok değişti şehirler...Binalar yükseldi, gökyüzü küçüldü, komşuluklar azaldı.Bir zamanlar kapı önlerinde yapılan sohbetler, şimdi sosyal medyanın sessiz kutucuklarına taşındı.Kaldırımlar hâlâ yerinde ama üzerinde yürüyen insanın ruhu değişti.</div> <div>Bir çocuk artık dışarıda oynamıyor.Bir genç, kafasını telefondan kaldırmadan yürüyüp geçiyor.Ve şehir, bu sessiz değişimi hüzünle izliyor.</div> <div>Belki de yeniden durup o taşların üstünde bir nefes almak gerek.Bir selam vermek, bir gülümsemek, bir “nasılsın” demek gerek.Çünkü şehir sadece binalardan ibaret değil.Biraz insan, biraz hatıra, biraz da vicdan gerek… </div>