<div>Son yıllarda toplumun en belirgin yarası ne ekonomi, ne siyaset, ne de teknoloji…</div> <div>En büyük kaybımız <strong>tahammül</strong>.</div> <div>Sanki herkesin sabrı eksilmiş, herkesin sinir uçları açıkta.Trafikte bir korna sesi, markette bir sıra tartışması, sosyal medyada atılan bir yorum…Her şey bir anda büyük bir öfkeye dönüşebiliyor.</div> <div>İnsanlar artık hızlı küskün, çabuk kırgın ve hemen kızgın.Oysa tahammül, bir toplumun birlikte yaşama kültürünün yapı taşıdır.Tahammül olmazsa, empati olmaz; empati olmazsa, insani bağlar kopar.</div> <div>Eskiden komşular birbirinin halini sorar, sokakta selam eksik olmaz, küçük tartışmalar büyütülmezdi.Şimdi ise herkes birbirine şüpheyle bakıyor.Gülümsemek bile sanki lüks olmuş gibi.</div> <div>Peki ne değişti?</div> <div>Belki hayatın temposu arttı.Belki sıkıntılar çoğaldı.Belki insanlar kendi sorunlarını taşıyamaz hale geldi ve en küçük kıvılcımda patlıyor.</div> <div>Ama bir gerçeği unutuyoruz:<strong>Tahammül kaybı, toplumun dokusunu yıpratan görünmez bir depremdir.</strong></div> <div>Birbirimize biraz daha anlayış göstersek, olaylar büyümeden çözülür.Bir “tamam, önemli değil” cümlesi bazen büyük bir kavganın önüne geçer.Bir “haklı olabilirsin” demek, bir kalbi yumuşatır.</div> <div>Tahammül, zayıflık değil; olgunluğun en güçlü halidir.Ve belki de bugün ihtiyacımız olan şey tam olarak budur:Biraz yavaşlamak, biraz dinlemek, biraz anlamaya çalışmak…</div> <div>Unutmayalım:<strong>Bir toplum, insanların birbirine sabredebildiği kadar güçlüdür.</strong></div>