?>

Gölge Bulamayan Şehir

MÜSLÜM ARSLAN

4 ay önce

Önceden ulu çınarların altı, cami avluları, eski taş evlerin gölgesi serinlikti. Şimdi bakıyorum da, gölge dediğimiz şey sadece fiziksel bir rahatlık değilmiş. O gölgelerde insanlar dertleşirdi, çayını yudumlardı, suskunluğunu paylaşırdı. Gölge, biraz da birbirine yaslanmaktı.
Bugün şehir yanıyor. Sadece 49 derecelik hava değil bu. Trafikteki öfke, marketteki fiyat, elektriksiz kalan bir ev, işsiz kalan bir genç… Her şey yakıyor. Birkaç kişi klimaya sığınıyor, geri kalanı kaderine. Ama artık ne avlular eski serinliğinde, ne de insanlar birbirine gölge edebiliyor.

Çünkü biz, gölge olmayı unuttuk.

Birbirimize siper olmayı, bir bardak su vermeyi, bir “nasılsın?” demeyi unuttuk. Herkes kendi sıcağının derdinde. Herkes kendi yorgunluğunun, kendi telaşının içinde.
Oysa bu şehir, acının üstüne sevdayı yazmayı bilen bir şehir. Bu topraklarda yas da vardı, saz da. Bir sofrada on kişi doyardı, bir sokağın çocukları aynı topla oynardı. Şimdi mi? Herkes bir başına, herkes güneşin altında… Belki de bu yüzden bu sıcaklar bu kadar ağır geliyor. Çünkü serin bir yüz kalmadı sokakta.
O yüzden diyorum ki: Birine gölge olun bugün. Bir kapıyı aralayın, bir çocuğa dondurma alın, yaşlı birinin poşetini taşıyın, sadece bir selam verin… Küçücük şeylerdir bazen koca gölgeler oluşturan.Ve unutmayın… Gölge olmak, sadece ağacın işi değildir. İnsan da insana gölge olur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI