Yaz mevsimiyle birlikte ormanlarımız yine büyük bir tehdit altında. Kuraklık, rüzgar ve yüksek sıcaklıkların birleştiği bu aylarda ormanlara atılan bir izmarit, yakılan bir mangal, unutulan bir ateş; binlerce dönümlük alanı, binlerce canlının yaşamını, onlarca yıllık emeği ve doğayı bir anda yok edebiliyor.
Piknik yapmak, doğada vakit geçirmek, orman havası almak hepimizin hakkı. Ama doğayı korumak da en az bunlar kadar sorumluluğumuz. Ormana gidip keyif yaparken geride bıraktığımız küçük bir ihmal, büyük felaketlere yol açabiliyor.
Her yaz ekranlarımızda gördüğümüz o yangın görüntüleri sadece ağaçların değil, aynı zamanda kuşların yuvasının, böceklerin toprağının, sincapların gölgesinin de kül oluşudur. Orman, sadece ağaçtan ibaret değildir; o, doğanın akciğeridir. O nefes almazsa biz de alamayız.
Bu yüzden diyorum ki:Ormana giderken kibriti değil, bilinci yanına al.Sigaranı söndür, ateşini yakma.Orman sana değil, sen ormana emanetsin.
Bugün korunmayan her ağaç, yarının yoksunluğudur. Bu dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık, yakarak değil yaşatarak teslim etmeliyiz.
Unutma, bir kibrit çöpü yalnızca kuru dalları değil, geleceğimizi de yakar.