?>

Sonbahar, Hüznün ve Yenilenmenin Mevsimi

MÜSLÜM ARSLAN

3 ay önce

Takvim yaprakları yazı geride bırakırken şehirlerimizin sokaklarına serin bir rüzgâr dokunuyor. Sonbahar geldi. Sararan yapraklar, dalından kopup toprağa düşerken aslında bize hayatın döngüsünü bir kez daha hatırlatıyor.
İnsanoğlu, doğanın ritmiyle hep iç içe olmuştur. Baharın coşkusuyla umutlanır, yazın sıcağıyla hareketlenir, sonbaharın hüznüyle derinleşir, kışın soğuğunda kabuğuna çekilir. Sonbahar belki de bu döngünün en anlamlı durağıdır. Çünkü hem vedayı hem de yeni başlangıçların işaretini içinde barındırır.
Şehirlerde tempo hızlanırken, sonbaharın sessizliğini duyabilmek aslında bize çok şey kazandırır. Sokakta yürürken ayaklarımızın altında hışırdayan yaprakların sesi, bize günlük telaşlarımızı unutturacak kadar güçlüdür. Kimi için sonbahar melankolidir; ayrılığı, vedayı çağrıştırır. Kimi içinse dinginliktir; kalabalıklardan uzaklaşıp kendini dinleme fırsatı verir.
Toplum olarak belki de bizim de bu mevsimden öğrenmemiz gereken bir şey var: Gereksiz ağırlıklardan kurtulmak. Tıpkı ağaçların kuruyan yapraklarını bırakması gibi… İnsan da kimi zaman yüklerinden sıyrılmalı; kırgınlıklarını, küskünlüklerini, yarına taşımak istemediklerini geride bırakabilmeli.
Sonbahar bize şunu fısıldıyor: Her şeyin bir zamanı var. Ve hiçbir mevsim, diğerine üstün değil. Her biri hayatın başka bir yüzünü gösteriyor. Belki de mesele, mevsimlere direnmek değil; onların bize anlattıklarını duyabilmekte.
Şimdi şehirlerimizde bir hüzün rüzgârı dolaşıyor olabilir. Ama unutmayalım; bu hüzün, aynı zamanda yeni bir başlangıcın habercisidir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI