?>

Toprağı Yakma, Geleceği Yakma

MÜSLÜM ARSLAN

5 ay önce

Değerli okuyucularımız,Haziran’la birlikte Diyarbakır’ın bereketli topraklarında hummalı bir hasat dönemi başladı. Biçerdöverlerin motor sesi sabahın erken saatlerinde yankılanıyor, altın sarısı başaklar özenle biçiliyor. Kırsalda yüzler gülüyor; çünkü aylarca süren emek, sabır ve umudun karşılığı alınıyor.
Ancak bu sevinçli tabloyu her yıl olduğu gibi bu yıl da tehdit eden bir sorun yeniden gündemimize oturdu: anız yangınları.
Toprağın yüzeyinde kalan sap ve kökleri yok etmek amacıyla yakılan anızlar, kısa vadede kolaylık gibi görünse de uzun vadede hem doğaya hem insana büyük zararlar veriyor. Bu yangınlar, mikroorganizmaları ve faydalı böcekleri yok ederek toprağın verimliliğini azaltıyor. Sadece toprak mı? Hayır. Yaban hayatı, çevre köylerdeki evler, meralar ve hatta bazen canlar bu kontrolsüz yangınlardan zarar görüyor.
Kimi zaman rüzgârın şiddetiyle alevler yön değiştiriyor, kilometrelerce ötedeki alanlara sıçrıyor. Yangına müdahale etmek ise kolay olmuyor. Dakikaların bile önemli olduğu bu mücadelede çoğu zaman maddi kayıpların yanı sıra telafisi mümkün olmayan acılar da yaşanıyor.
Peki ne yapılmalı?Aslında çözüm çok uzak değil. Tarımda sürdürülebilirliği hedefleyen ülkelerde olduğu gibi, anızın toprağa karıştırılması, toprağın doğal döngüsüne katkı sağlıyor. Ayrıca devletin sunduğu çeşitli tarımsal ekipman destekleriyle çiftçimiz bu dönüşümü sağlayabilir.
Burada en büyük sorumluluk yine bizlere, yani toplumun her kesimine düşüyor. Üreticiler bilinçlenmeli, yerel yönetimler denetimlerini artırmalı, vatandaşlar ise gördükleri en küçük dumanı bile bildirmeli. Toprak bizim ekmeğimiz, geçmişimiz ve geleceğimizdir. Onu yakarak değil, koruyarak yaşatmalıyız.
Unutmayalım ki toprak, kendisine nasıl davranırsak bize öyle karşılık verir. Hasatla gelen bereketin ardından, bilinçsizce çıkarılan yangınlarla geleceğimizi karartmayalım. Diyarbakır’ın verimli toprakları, dumansız ve sağlıklı yarınları hak ediyor. Saygılarımla,
YAZARIN DİĞER YAZILARI