?>

Câbir bin Abdullah (r.a.)-3

7 yıl önce

 

Babasının Uhud’da şehit olmasından sonra Hz. Câbir dul bir kadınla evlen­mişti. Re­sû­lul­lah (a.s.m.) bu evlenmeden haberdar olduğu zaman, biraz da taaccüple kendisine, “Bakire mi, dul mu aldın?” diye sormuştu. Câbir (r.a.) şöyle ce­vap verdi:
“Ey Allah’ın Resûl’ü, biliyorsunuz, benim yedi kız kardeşim vardır. On­lara bakıp saçlarını tarayacak, besleyip büyütecek tecrübeli birisini almak iste­dim. Onun için dul bir kadını tercih ettim.”
Fevkalade yakışıklılığı ve kahramanlığıyla istediği kızla evlenebilecek du­rumda olan Câbir’in bu davranışı Re­sû­lul­lah’ın (a.s.m.) çok hoşuna gitti ve “İsa­bet ettin, ey Câbir!” diyerek kendisini teyit buyurdu.[3]Câbir’in (r.a.) evlendiği Süheyme binti Mes’ud isimli kadın, daha sonraları İslam’a büyük hizmetlerde bulunmuştur.[4]
Ensar’ın ileri gelenlerinden olan Hz. Câbir, Medine’ye iki kilometre kadar uzak bir me­safede oturmasına rağmen, Peygamber Mescidi’nde, Peygamberi­mizin (a.s.m.) imam­lığında kılınan bütün vakit namazlarına iştirak ederdi. Hz. Câbir’in kabilesi olan Selemeoğulları bir ara Mescid-i Nebevî civarında boş olan yere yerleşmek istedi. Bunu haber alan Re­sû­lul­lah, “Ey Selemeoğulları! Yurtlarınızdan ayrılmayınız ki, izleriniz [sevaplarınız] çok olsun.” buyurdu.[5]
Hendek Harbi sırasında Müslümanlar en sıkıntılı günlerini yaşıyorlardı. Müslümanlar bir taraftan hendek kazarak muhasara için hazırlık yapıyorlar, di­ğer taraftan da açlık tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyorlardı. Hz. Câbir’in (r.a.) rivayet ettiği bir hadise, Müslümanların bu harpte çektikleri sıkıntı ve ıstıraplarının açık bir misalidir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI