”Bu, saltanat değil, peygamberliktir. Zaten onun üzerine düşmelerinin sebebi budur. Yazıklar olsun sana! Ona iman et.” dedi.
Biraz sonra cemaatle namaz kılındı. Ebû Süfyân gördüklerinden bir hayli tesir altında kalmıştı. Namazdan sonra Hz. Abbas’a sordu:
“Ey Abbas, Muhammed onlara bir şey emretse onlar o emri hemen yerine getirirler mi?” Hz. Abbas cevap verdi:
“Evet. Vallahi onlara yemeyi içmeyi bırakmalarını da emretse bunu yaparlar!” dedi.
Biraz sonra da tekrar Resûlullah’ın huzuruna çıktılar. Peygamberimiz, “Yazıklar olsun sana ey Ebû Süfyân! Allah’tan başka ilah bulunmadığını kabul etme zamanın hâlâ gelmedi mi? Yazıklar olsun sana! Ben size dünya ve ahiret saadeti getirecek bir din getirdim. Müslüman olun da selamete erin.” buyurdu.
Ebû Süfyân’ın kalbi İslamiyet’e iyice ısınmıştı. “Babam anam sana feda olsun! Yumuşak huylulukta, şerefte, akrabalık haklarını gözetmekte senden daha üstünü yoktur. Sanırım ki Allah’tan başka ilah olmasa gerek; çünkü Allah’tan başka ilahlar olsaydı, elbette beni zararlardan korur ve bana faydası dokunurdu.” dedi. Biraz sonra da Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldu. Bu durum başta Peygamberimiz olmak üzere bütün Müslümanları çok sevindirdi.