Peygamber Efendimiz, Ashâbına “Buyurun, Bismillah!” dedi. Afiyetle yediler. Hz. Esmâ bu vakayı naklettikten sonra şöyle der:
“Varlığım kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, gözlerimle gördüm. 40 kişilik cemaat ne üzümü ne de ekmeği bitirebildiler. Yanımdaki sudan da içtikten sonra ayrıldılar. Biz aile halkı hastalandıkça veya hayır ve bereket umdukça, Resûlullah’ın ve sahabilerin içtiği bu kırbadan artan suyu içer, şifa bulurduk. Rızkımıza bereket gelirdi.”[1]
Hz. Esmâ zaman zaman Peygamberimizin Hane-i Saadet’ine gider, diğer kadınlarla birlikte Resûlullah’ın sohbetinde bulunurdu. Peygamberimizin Hz. Âişe ile evlendiği gün diğer kadın sahabilerle birlikte Hz. Esmâ da orada bulunuyordu. Bir ara Resûlullah’a süt takdim ettiler. Peygamber Efendimiz sütten bir miktar içtikten sonra kâseyi Hz. Âişe’ye uzattı. Âişe validemiz utandığından almak istemedi. Bunun üzerine Hz. Esmâ şöyle dedi:
“Ya Âişe, Resûlullah’ın ikramını geri çevirme. Al ve iç.”
Hz. Âişe, Peygamberimizin ikram ettiği sütü aldı, bir miktar içtikten sonra tekrar verdi. Peygamberimiz bu defa da süt kâsesini Hz. Esmâ’ya uzattı. Hz. Esmâ kâseyi aldı, Resûlullah’ın mübarek artığından içti.[2]
Hz. Esmâ, kadın sahabiler içerisinde açık sözlülüğü ve düzgün konuşması ile tanınıyordu. Bu sebeple “Hatibetü’n-nisâ” yani “Kadınların Hatibi” lakabıyla şöhret bulmuştu. Medineli kadınlar Peygamberimize bir şey sorup öğrenmek istediklerinde onu temsilci olarak gönderirlerdi. O da öğrenilmek istenilen şeyi gayet açık bir ifadeyle Resûlullah’a arz ederdi.