Biraz sonra Peygamberimiz ile Hz. Ebû Bekir evden ayrılacaklardı. Ebû Bekir (r.a.) sıkıntı zamanında gerekli olur düşüncesiyle bütün parasını yanına aldı. Babası Ebû Kuhafe henüz Müslüman olmadığından oğlunun İslam davası uğrunda yaptığı fedakârlığı anlayamıyor, buna bir mana veremiyordu. Hz. Ebû Bekir’in bütün servetini yanına almasını, ailesini yoksulluk içerisinde bırakmasını istemiyor, kendi kendine söyleniyordu. Hz. Esmâ, dedesinin babası aleyhindeki sözlerini duyunca çok rahatsız oldu. Ona mâni olmasından korktu. Dedesini susturmak için bir şeyler yapması gerektiğini düşündü. Gitti, bir miktar ufak taş topladı. Onları babasının paraları sakladığı yere koyup üzerini bir bezle örttü, sonra da dedesinin kolundan tutup oraya getirdi. Hz. Esmâ onun elini taşların üzerinde dolaştırdı. “Dedeciğim, babam bize bunları bıraktı.” dedi. Dedesinin gözleri görmüyordu. “Eğer size bunu bırakmışsa mesele yok.” dedi. Bir daha sesini çıkarmadı.
Bu iki muhacir biraz sonra Mekke’den ayrılarak Sevr Mağarası’na doğru yola koyuldular. Biraz sonra da oraya ulaştılar. Bir müddet orada kalacaklardı.