Ebû Ümâme (r.a.), insanlara nasihatte bulunmayı çok sevredi. Bunu bir vazife telakki ederdi. Bir defasında birkaç kişi yanına geldi ve kendilerine öğütte bulunmasını rica ettiler. “Kendisinden duyduklarını başkalarına da anlatmaları” şartıyla onlara uzun bir konuşma yaptı. Şöyle diyordu:
“Üç grup insan vardır. Cenâb-ı Hak onların ya şehit düşüp cennete girmeleri yahut büyük bir sevap ve ganimetle evlerine dönmeleri garantisini vermiştir. Bunlardan biri, savaşmak için evinden çıkan kimsedir. Bu kimse eğer şehit düşerse cennete girer, şayet sağ kalırsa büyük bir sevap ve ganimetle evine döner. Biri de, abdest alıp mescide giden kimsedir. Bu kimse orada ölürse cennetliktir, evine dönerse büyük bir sevap ve manevi ganimetle dönmüş olur. Biri de, evine girerken selam veren kimsedir.