Esmâ (r.anha) iyi bir eş olduğu gibi, iyi bir anneydi de… Hz. Zübeyr ile olan evliliklerinden 5’i erkek 8 çocukları dünyaya gelmişti. Bunların eğitimiyle yakından meşgul oldu. Sahabilerin büyüklerinden olan Abdullah bin Zübeyr (r.a.), Tâbiîn’den Urve bin Zübeyr gibi, Müslümanlara örnek olmuş şahsiyetler, Allah yolunda hiç çekinmeden kanlarını sebil edebilecek fedailer yetiştirdi.
Bir anne için en dayanılmaz ıstırap, şüphesiz, yavrusunun ölümünü görmekti. Hele bu yavru gençlik çağına ermişse, bu acı kat kat artardı. Hayat artık çekilmez olurdu. Fakat bu, Allah’a ve kadere inanmayan veya imanı zayıf olan bir anne için geçerliydi. Kadere hakiki manada iman eden, Allah’tan gelen hayır ve şer her şeye teslim olan bir anne böyle miydi? Böyle olmadığının en güzel misalini Hz. Esmâ’nın hayatında görüyoruz. O, en sevdiği ciğerparesi Hz. Abdullah gibi, Resûlullah’ı görmüş, sohbetinde bulunmuş bir yavruyu Allah yolunda ölmeye teşvik ediyor, onun feci bir şekilde şehit edildiği haberini alınca da bunu büyük bir sabır ve teslimiyet ile karşılıyordu. Onun bu hareketinde ve teslimiyetinde, günümüz annelerine büyük bir ibret ve güzel bir örnek vardı. Hadise şöyle cereyan etmişti:
Hz. Abdullah, Yezîd’in vefatından sonra Müslümanların pek çoğunun kendisine biat etmesiyle Mekke’de halife seçilmişti.