Peygamberimizin Medine’ye gelmesinden ve İslam’ın gün geçtikçe yayılmasından rahatsız olan Yahudiler ve münafıklar, Hz. Es’ad’ın ölümünü dedikodu vesilesi yaptılar. Bu hadiseyi Peygamberimiz için bir eksiklik olarak gördüler. Şöyle diyorlardı:
“Eğer o bir peygamber olsaydı, arkadaşı ölmezdi!”
Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Ben ne kendim için ne de arkadaşım için Allah’tan gelecek bir şeyi savmaya malik değilim!”
Es’ad bin Zürâre’nin ölümü üzerine Neccaroğulları toplanıp Resûlullah’a geldiler, “Yâ Resûlallah! Biliyorsunuz ki, o bizim temsilcimizdi. Onun yerine birini tayin et.” dediler. Peygamberimiz, “Siz benim dayılarımsınız, sizin temsilciniz benim!” buyurdu. Onlar da bunu kendileri için büyük bir bahtiyarlık vesilesi saydılar ve sevinçle oradan ayrıldılar.[1]