?>

Dımâd bin Sa’lebe (r.a.)

7 yıl önce

 

Mekke için için kaynıyordu. Her sokak başı, her ev, her kervan hep ondan bah­sedi­yordu. Muhammed’den (a.s.m.), onun getirdiği davadan söz ediyordu… Ba­zıları onu dinlediği bir sokak başında kalbinden vurulmuşcasına sarsılıp davasına teslim oluyor, bazıları kin ve inadında daha da ileri gidiyordu. Hidaye­te yol bulanlar onun etrafında toplanıyordu. Daire günden güne genişliyordu. Müşriklerin azılıları ise bu gidişten endişeleniyor, şirkin yıkılışına seyirci kala­mayacaklarını anlıyorlardı.
Kendilerini atalarının putlarından uzaklaştıran, yeni bir din ile mükellef kılan bu zatın önüne nasıl geçilecekti? İşin şakaya gelir yanı yoktu. “Bu iş devam et­mez, biter.” di­­yenler hep aldanıyordu; çünkü en umulmadık kimseler onun tara­fına geçiyordu.
Günlerden bir gündü… Mekke’de bir sokak başında bir araya gelmiş müşrik ileri gelenleri dertleşiyordu. Muhammed’in (a.s.m.) nurunu nasıl söndürüp, bu gidişin önüne nasıl geçeceklerini müzakere ediyorlardı.
YAZARIN DİĞER YAZILARI