“Çocuklarla oynuyordum. Resûl-i Ekrem oraya geldi. Selam verdi. Sonra beni bir işe gönderdi. Kendisi de bir duvarın gölgesine oturup bekledi. Ben gelip neticeyi bildirdim. Sonra dönüp eve gittim. Annem bana niçin geciktiğimi sordu. Resûlullah’ın beni bir işe gönderdiğini söyledim. O işin ne olduğunu sordu. Ben bunun sır olduğunu, söyleyemeyeceğimi ifade ettim. Annem benim bu hareketimden çok memnun olarak şöyle dedi: ‘Oğlum, Resûlullah’ın sırlarını saklamaya devam et!’”[1]
Hz. Enes, Resûlullah’ı çok sever, ona hizmet etmekten büyük bir huzur ve lezzet duyardı. Sabahları herkesten önce kalkar, Peygamber Mescidi’ne giderek Resûlullah’a hizmet ederdi. Resûlullah oruca niyetlenecekse sahur yemeğini hazırlar ve sahurdan sonra da onunla sabah namazını kılardı. Zaten Hz. Enes, Yüce Peygamberimizin hizmetine girdikten sonra her gün sabah namazlarını Resûlullah ile birlikte kılma saadetine ermişti.
Resûlullah da bu sevimli hizmetkârını çok sever, ona daima dua ve ikramda bulunurdu. Bir defasında Hz. Enes’in annesi Ümmü Süleym (r.a.), Resûlullah’tan Enes hakkında mal ve evladının çok olması için dua etmesini istemişti. Hz. Peygamber de, “Allah’ım, onun malını ve evladını çoğalt, ona verdiklerini bereketlendir!” diye dua etmişti. Bu duanın kabul olunduğu, Hz. Enes’in sonraki hayatında açıkça görülmüştür. Bereketli bir ömür süren Hz. Enes’in çok sayıda evladı olmuştu. O kadar ki, sağlığında iken, 100 kadar evladını kendi elleriyle toprağa verdiğini söylemiştir.