Sonunda zaman dolmuş, Ashâb’ın heyecanı son raddeye gelmişti. Ebû Zer Hazretleri’nin, gözlerinin önünde kısas edilmesini o an için düşünmek bile istemiyorlardı. Tam bu sırada genç çıkageldi. Yorgun ve bitkin bir hâldeydi. Ter içinde kalmıştı. Konuşmaya mecali kalmamıştı. Nefes nefese, geç kalışının sebebini anlatmaya başladı:
“Kardeşimi dayısına teslim ettim. Ona, paraları sakladığım yeri de gösterdim. Bütün gayretlerime rağmen ancak şimdi gelebildim. Bulunduğumuz yer çok uzak olduğu için biraz geciktim. Verilen hükmü infaz edebilirsiniz.”
Genci pürdikkat dinleyen sahabiler, verdiği sözde durduğundan dolayı tebrik ettiler. Ebû Zer’e de, mertliğin en canlı misalini veren genci nereden tanıdığını ve ne maksatla kefil olduğunu sordular. Yüce sahabi şöyle cevap verdi:
“Bu genci sizin gibi ben de ilk defa gördüm. Daha önceden hiç tanımam. Ama sizlerin huzurunda yaptığı teklifi reddetmeyi mürüvvete uygun görmedim. ‘Âlemde insanlık kalmamış’ mı denilsin?!”